Saturday, June 18, 2016

Mezuniyet dönemi, diploma

KIBRIS gazetesi, 2016-06-18, Cumartesi, sayfa:31



Çalışmak ve bunun sonucunda ortaya çıkan işten keyif almak çok önemli bir motivasyon yoludur bilen için. Bu nedenle zamanını ve emeğini esirgemeden hayat yolunda yürüyenlerin geride başkaları tarafından izlenebilecek ayak izleri bırakmaları da doğaldır, dersem, “itiraz” edecekler mutlaka çıkacaktır!  Çünkü akademinin yürüdüğüm yollarında örneklerine çok rastladım bu tip insanların.  Sağım solum sobe!

Sizin bu satırları okuduğunuzun bir gün öncesinde yani dün, on yıl önce kurduğum fakültenin mezuniyet töreni vardı.  Kıbrıs Gazetesinin “değişik kurumlara eşit mesafede durma” ilkesi çerçevesinde kalarak ve hatta duruma saygı göstererek… Yine dün aynı fakültenin mezuniyet sergisinin açılışı da vardı.

On yıldır birilerinden hep duyarım: “Böyle ülke mi olur, böyle üniversite mi olur, böyle hoca, böyle öğrenci, böyle.. böyle.. vs..”  On yılda ben, dünyanın çevresini “alanımla ilgili gerekçelerle” neredeyse üç kere döndüm… Ne sonuç elde ettim biliyor musunuz: Evet üniversite dediğiniz böyle olur, fakülte, hoca, öğrenci dediğiniz böyle olur…

“Anladın sen onu” diye bir söz vardı bir ara ortalıkta yalın ayak gezen!

Bu hafta fıkra yazmak yerine sordum sarı çiçeğe: "dön bundan 4 sene önceye.. Ciguli patladı.. ekle iki sene.. ne patladı.. ikiz kuleler.. Ciguli hangi parçayla patladı.. Binnaz.. fazla naz ne usandırır.. aşık.. usanan kim.. Usame.. Binn.. Ladin.. anladın sen onu anladın.."

Yalınayak toprakta, çimende gezmek elektriğini alır insanın derler.  Eh şimdi bu coğrafyada deniz mevsimi…  Akademinin ayrıntılarında tıkanıp da itiraz edenler; ayrıntıda boğulmamak lazım, hadi kolay gelsin!

Biz yürüyelim!

Bizim pazartesi günü de bir başka mezuniyet törenimiz var!

“Fast food” kültürünün getirilerinden yararlanmak tembelliğe yol açar, doğrudur.  Sadece masada oturmak fikri göbek yapar elbet, ama mihrap sağlamsa söz de yerine ulaşır!  Genel olarak, dört yıl sonunda başarılı olanlar da diplomalarına kavuşur.

Peki, diploma nedir?
Değişik kaynaklara göre farklı tanım ve örnekleri olan diplomanın bu yazıya uygun olan açıklaması kanımca aşağıdaki gibidir:

“Bir kimseye; herhangi bir okulu veya öğrenim programını başarıyla tamamladığını, bir derece veya unvanı kullanmaya hak kazandığını, bir iş, sanat veya meslek dalında çalışabilme yetkisi elde ettiğini belirtmek için bir öğretim kurumu tarafından düzenlenip verilen resmî belge, icazetname, şahadetname!”

Sormaya devam edelim:  Peki diplomayı alan ne oluyor?

Girne Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İlkay Salihoğlu konuşmasında değinmişti:
Osmanlıca yazılışı ile: mezun oluyor;  salahiyetli oluyor!

Diploma ve diplomalıya ilişkin daha yaygın bilinen ve bugün için kullanılan tanımlar veya anlamları da şöyle:
-  bir iş için yetki verilmiş, yetkili
-  izinli, izin almış.

Diploma konusunu karıştırırken şu karşıma çıkan “şamata” tanımı da eklemeden edemeyeceğim yazıma.  Hep ciddiyet için değil, bazen gülmek için de nefes almak iyi gelir…

“Diploma; ilk kez Claudius devrinde görülen, üstünde askerlerin öncelikleri, hakları yazılı olan küçük bir çift bronz tablete denir.  Günümüz kullanımına da buradan geçmiştir. Askerler ancak belli bir süre hizmet ettikten sonra haklarına kavuşabilirlerdi.  Diploma bugün olduğu haliyle o devirde kesinlikle bir mezuniyet, tamamlama belgesi niteliği taşımazdı.  Bir tür ‘sen olmuşsun artık, evlilik hakları, vatandaşlık hakları sana  feda olsun yiğidim’ belgesiydi askerler için.”

Bu hafta daha hafif yazmaya çalışarak yürüyorum dikenlerin üstünde…

Yalın ayak, nereden nereye!

Emeğinizin karşılığında diplomalarınız olsun, diplomalarınızın karşılığında da hayatınız başarılarla dolu olsun. Sağlık da olsun…

Muhakkak sanata da olsun…